
Migren ve Beslenme
Migren; nörolojik, gastrointestinal ve otonom değişikliklerin eşlik ettiği kan damarlarının daralması ve gevşemesi ile oluşan bir baş ağrısıdır. Ataklar 4 saatten 72 saate kadar sürebilir. Genellikle fiziksel aktivite ile şiddetlenir, bulantı, ışık ve yüksek sese karşı hassasiyet oluşur. Migreni en sık tetikleyen etkenler stres, gürültü, hormonal değişiklikler, açlık ve bazı besinlerdir. Besinler içerdikleri maddelerle vazokonstriktör ya da vazodilatör etki yaratarak sinir yollarını etkiler ve ağrı oluşturabilmektedirler.
İnsülin Direnci ve Obezite Varlığında Migren
Kronik migrenli hastalarda insülin duyarlılığının bozulduğu, hipertansiyon, diyabet, yüksek kolesterol ve obezitenin yaygın olarak görüldüğü bildirilmektedir. Ancak migrenin en yüksek prevelansının morbid obez kadınlarda olduğu bulunmuştur.
Baş ağrısı ile obezite ilişkisini inceleyen bir çalışmada, Epizodik baş ağrısının kronik günlük baş ağrısına dönüşümünün obez bireylerde obez olmayanlara göre 5 kat daha yüksek olduğu ifade edilmiştir.
Leptin besin alımı ve enerji homeostazında önemli bir düzenleyici olarak davranan bir adiposit hormondur. Leptin seviyelerinin düzenli olması obeziteyi önlemeye yardımcıdır. Epizodik migrenli 61 hasta ve 64 kontrol grubu üzerinde yapılan bir çalışmada; migrenli hastalarda kontrol grubuna göre leptin seviyeleri ile BKİ arasında anlamlı ilişki saptanmamıştır. Sonuçta düşük leptin seviyeleri ve yağ kütlesinin migrenin patogeneziyle ilişkili olabileceği ifade edilmiştir.
Son yıllarda, migren ve obezitenin patogenezinde hipotalamustan salınan iştah metabolizması ile ilişkili oreksijenik ve anoreksijenik bazı peptidlerin rol oynayabileceği düşünülmektedir. Migrende iştahta artış, ruh hali ve uyku sıkıntıları gibi hipotalamik uyarıcılar ve postdromal semptomların görülmesi bu durumla ilişkilendirildiği gibi migrende hipotalamustaki zararın hiperfaji ve vücut ağırlığındaki artışa neden olabileceği de söylenmektedir. Buna ek olarak hipotalamik peptidler, proteinler ve beslenmeyle ilişkili nörotransmitterler migren patofizyolojisine katkıda bulunabilir (oreksin, adipokinler vs.), bu hipotalamik peptidlerin ve proteinlerin salınımının düzenlenmesi migrende baş ağrısı oluşumunu tetikleyebilir veya katkı sağlayabilir denilmektedir.
Migreni Tetikleyici Besinler
Baş ağrısını tetiklediği öne sürülen besinlerin içerisindeki başlıca kimyasallar MSG, nitrat, nitrit, tiramin, feniletilamin ve histamin içeren diğer aminlerdir. Tiramin, özellikle sert ve çedar peynir çeşitlerinde, feniletilamin çikolatada, oktopamin turunçgillerde ve histamin kırmızı şarap ve birada bulunmaktadır. Kafein bağımlılığı, aşırı kahve tüketimi de şiddetli, zonklayıcı baş ağrısı ve migren ile ilişkilendirilmektedir.
- Alkol
Alkollü içecekler içinde migren tetikleyicisi olarak özellikle kırmızı şarap gösterilmekte ve migren olmayan bireylerin bile şarap içtikten sonra baş ağrısı atakları geçirebildiği belirtilmektedir. Özellikle mekanizmanın kırmızı şarapta daha fazla olduğu düşünülen fenolik flavonoid radikaller ve tannin ile ilişkili olabileceği düşünülmektedir.
- Çikolata
Çikolatanın içerisindeki teobromin, kafein ve feniletilamin gibi biyojenik aminler sebebiyle migren tetikleyicisi olduğu düşünülmektedir. Yapılan bir çalışmada baş ağrısı tetikleyicileri sorulduğunda hastaların %20’si çikolatayı göstermişlerdir.
- Kafein
Kafein günlük beslenme düzeni içinde yer alan çikolata, çay, kahve ve kola gibi besinlerde yaygın olarak bulunmaktadır. Kafeinin etkisi alınan doza bağlı olarak değişmektedir. Yapılan bir araştırma sonucunda çay ve kahve tüketimi fazla olan yetişkinler ve adölesanlarda migren ile kafeinin ilişkili olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca Uluslararası Baş Ağrısı Sınıflandırmasında 2 hafta içinde kafein tüketimi günde 200 mg ve daha fazlaysa kafeinin direk kesilmesinin de tetikleyici etkiye sahip olabileceği belirtilmiştir.
- Aspartam
Aspartam sükrozdan 150-200 kat daha tatlı yapay tatlandırıcıdır. Aspartam ile ilgili şikayetler arasında nörolojik belirtiler ve migren yer almaktadır. Aspartamın migren tetikleyici olup olmadığı kesin olmamakla birlikte tüketimiyle ilgili olarak 30 mg/kg’ın günlük normal doz olduğu, 75 mg/kg’ye çıktığında zararlı etkilerinin görülmeye başlanacağı belirtilmektedir. Light ürünlerinin tüketiminin sınırlandırılması önem taşımaktadır.
- Açlık
Migrenin tetikleyicileri arasında öğün atlama ya da açlık da yetişkinlerde sıklıkla karşılaşılan sorunlardandır. Açlıkla birlikte oluşan hipoglisemi durumunun migreni tetiklemede etkili olduğu söylenmektedir. Daha sık ve azar azar beslenme, ara öğün atıştırmalıkları tüketme glikoz seviyelerini düzenli tutacağından baş ağrısını önlemede bir strateji olarak öne sürülebilir. Düzenli yemek yeme, hipoglisemiyi iyileştireceğinden migreni iyileştirmede de bir etken olarak düşünülebilir. Migren hastalarının glikoz seviyeleri incelenmese de beslenmenin baş ağrısına karşı koruyucu etkisinin olacağı öne sürülmektedir.
İşlevsel besinlerin Migren üzerindeki etkisi
Magnezyum Desteği
Magnezyum, ikinci hücre içi katyonu olup, birçok hücre içi işlemlerde gereklidir ve migren patogenezinde önemli bir yer oynadığı öngörülmektedir. Magnezyum eksikliği kortikal yayılan depresyon, plateletlerin hiperagregasyonu, serotonin reseptör fonksiyonunun etkilenmesi ve nörotransmitterlerin çeşitli şekillerde salgılanmasında önemli rol oynamaktadır. Migren hastalarında magnezyum emiliminde genetik yetersizlik, böbrekten magnezyum kaybı, stres sebebiyle magnezyum miktarlarının boşalması, düşük besinsel alım ve bazı diğer sebepler nedeniyle yetersizlik gelişebilmektedir. Günlük öneri 400 mg magnezyum oksit olarak düşünülmektedir. Etkili olmayan olgularda miktar ikiye çıkarılabilmektedir.
Riboflavin
Riboflavin oksidatif metabolizmada ve mitokondrideki enerjinin üretiminde majör bir kofaktör olarak önemlidir. Beyindeki riboflavin metabolizması birkaç mekanizma aracılığıyla migren patofizyolojisinde etkili olabilir Migren beyindeki oksidatif metabolizmada defekt olarak tanımlanmıştır. Migrende mitokondriyal disfonksiyon düşük mitokondriyal riboflavin seviyeleri ile bağlantılı olup, riboflavinin mitokondriyal enerji verimliliğini arttırmada potansiyel bir role sahiptir. (Badem, kırmızı et, yağlı balıklar, yumurta , mantar , susam, yeşil yapraklı sebzeler)
Koenzim Q10
CoQ10 elektron transportu ve enerji metabo- lizmasında merkezi bir rol oynamaktadır.Mitokondride kritik bir fonksiyonda olması ve lipoproteinler ve NO salınımını stimüle eden endotelyal fonksiyonun stabilizasyonundaki koruyucu etkileri düşünüldüğünde CoQ10’un migren patofizyolojisinde yer alabileceği gözükmektedir.
Mitokondriyal oksidatif metabolizmanın bir bozukluğu migrenin patofizyolojisinde önemli bir rol oynayabilir. Çünkü, nöral bilgi işleme üzerinde etkisi vardır. Bu nedenle, CoQ10 migrende terapötik olarak önemli olabilir. Kırmızı et, karaciğer, yumurta, balık, baklagiller, ıspanak, çilek zengin Koenzim Q10 kaynaklarıdır.
Öksürük otu (butterbur)
Analjezik etkiler için lökotrienin biyosentezinin anti-enflamatuvar inhibisyonu şeklinde ve aynı zamanda kalsiyum kanal düzenlemesi özelliklerine sahip olarak hareket ettiği düşünülmektedir. İki hareket de mi
KAYNAKÇA
Köseler, E. (2017). Migren ve Beslenme. Başkent Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi-BÜSBİD, 2(2).
Seferoğlu, M. (2010). Epizodik migrenin progresyonunda ve kronikleşmesinde risk faktörleri: 1 yıllık prospektif klinik görüşmeye dayalı çalışma.
Sun-Edelstein C ve Mauskop A. Migren baş ağrılarının yönetiminde yiyecekler ve takviyeler. Clin J Pain 2009; 25: 446-452
Özturan, A., Şanlıer, N., & Coşkun, Ö. (2016). Migren ve Beslenme İlişkisi. Turk J Neurol, 22, 44-50.
gren ile ilişkili bir rol oynadığını göstermektedir.